Asırlık insanların sırrı çözüldü | Bağırsaklarımızda bulunan bu bakteriler 100 yaşına kadar yaşamanıza yardımcı olabilir
Güncelleme Tarihi:
İtalya'da en yaşlısı 114 yaşında olan gönüllülerin bağırsak bakterilerini analiz eden bir araştırma kapsamında 100 yaşına kadar yaşayan insanlar inceledi ve bu asırlık insanların bağırsaklarında dört tür bakterinin bol miktarda bulunduğunu keşfedildi. Bu bakterilere 'Uzun Ömrün Dört Atlısı' deniyor ve onları çoğaltılabilmek mümkün. Peki bunun için ne yiyip içelim? İşte o ilginç araştırmanın detayları ve uzun yaşamın sırları...
Harvard Üniversitesi'nden bilim insanı Dr. William Li geçtiğimiz günlerde katıldığı bir podcast yayınında sindirim sistemimizde yaşayan bazı bakterilerin 100 yaş ve üzerinde yaşamaya nasıl katkıda bulunabileceği konusunda konuştu.
Dhru Purohit Show'da konuşan Dr. Li, İtalya'da en yaşlısı 114'e ulaşan gönüllülerin bağırsak bakterilerini analiz eden bir araştırmaya dikkat çekti.
UZUN ÖMRÜN DÖRT ATLISI
İnsan bağırsaklarında bulunan ve 'Uzun Ömrün Dört Atlısı' olarak adlandırılan bu bakteriler sayesinde 100 yaşına kadar yaşayabilmek mümkün.
Sindirim sisteminde yaşayan ve bağırsak mikrobiyomunun bir parçasını oluşturan bu bakteriler, sindirime yardımcı olmaktan enfeksiyonla savaşmaya ve ruh sağlığını stabilize etmeye kadar bir dizi bedensel süreç için hayati önem taşıyan mikroorganizmalardan oluşuyor.
Daily Mail’de yer alana habere göre Dr. Li, araştırmacıların bu asırlık insanların bağırsaklarında özellikle dört tür bakterinin bol miktarda bulunduğunu söyledi. Bu bakteriler ‘Odoribacter, Oscillobacter, Christensenella ve Akkermansia.’ Dr. Li, “Bu insanlarda bu bakteriler o kadar yüksek ki, bir şeyler oluyor olmalı” dedi.
Bakterilerin insanların yaşam sürelerini uzattığı kanıtlanmamış olsa da Dr. Li, bakterilerin genel olarak sağlığı iyileştirmeye yardımcı olduklarının bilindiğini söyledi ve ekledi: "Bu bakterilerin yaptıkları her şeyi bilmiyoruz ama Odoribacter gibi bakterilerin yaşlandıkça bağışıklık sistemimizi E. coli'ye karşı geliştirdiğini biliyoruz.”
KANSERE KARŞI BİLE KORUMA SAĞLAYABİLİR
Dr. Li, Odoribacter'in kansere karşı bile koruma sağlayabileceğine dair bazı bulgular olduğunu, ancak bu konunun halen araştırılmakta olduğuna dikkat çekti.
Japonya'da yapılan bir araştırmada da Odoribacter'in ait olduğu bakteri ailesi olan Odoribacter'in uzun ömürlülüğü artırmaya yardımcı olduğu ortaya koyuldu.
TABİAT ANANIN DOĞAL KOLESTROL İLACI
Dr. Li, Oscillobacteri'nin iyi kolesterolü iyileştirirken kötü kolesterolü düşürmeye yardımcı olduğunu söyledi ve kalp sağlığını koruduğu için “Tabiat ananın doğal kolesterol ilaçları” olarak tanımladı.
Dr. Li, Oscillobacter'in ayrıca vücudu 'insüline daha duyarlı' hale getirmeye yardımcı olduğunu ve bunun sağlıklı bir diyetle birleştirildiğinde uzun ömür için önemli etkileri olabileceğini de sözlerine ekledi.
İyi bir insülin duyarlılığına sahip olmak, vücudunuzun insülin hormonuna daha iyi tepki verdiği ve kandaki şekere daha kolay erişebildiği anlamına gelirken, insülin direnci bunun tam tersi anlamına gelir ve tip 2 diyabet gibi sağlık sorunları için bir risk faktörüdür.
Dr. Li, Akkermansia bakterisinin faydalarını ise söyle sıraladı:
'Bu bakteri enflamasyonu azaltıyor, metabolik sağlığı iyileştiriyor, kanserle savaşmanıza yardımcı oluyor. Aslında muhtemelen beyin sağlığında ve bilişsel fonksiyonların korunmasında da rol oynuyor.”
Araştırmalar, christensenella bakterisinin ise sağlıklı bir metabolizmayı desteklediğini, diyabet ve obezite gibi rahatsızlıkların ve potansiyel olarak iltihaplı bağırsak hastalığının önlenmesine yardımcı olduğunu öne sürüyor.
Dr. Li, bu tür bakterileri çoğaltmak için beslenme listenize daha fazla dahil etmek isteyebileceğiniz yiyecekleri şöyle detaylandırdı:
NAR, KIZILCIK, KIRMIZI BİBER, SİYAH AHUDUDU
Akkermansia için nar, kurutulmuş kızılcık, bütün ya da suyu sıkılmış akordeon üzümü, kırmızı biber, siyah ahududu ve siyah Çin sirkesi iyi seçenekler arasında.
Diğer üç bakteri için ise Dr. Li, mikroorganizmaların gelişmek için ihtiyaç duyduğu dirençli nişastaya dönüştürmek üzere pirinç, patates, makarna gibi pişmiş karbonhidratların bir gece buzdolabında saklanmasını önerdi.
Akşamdan kalan pilav ve makarna tazesinden daha sağlıklıSICAKLIK DEĞİŞİMİ NİŞASTANIN KİMYASINI DEĞİŞTİRİYOR
Dr. Li, bu soğutma işleminin gıdada bir reaksiyona neden olduğunu ve bunun da sindirim sisteminizdeki pozitif bakteri gelişimini daha iyi hale getirmek için sindirimi yavaşlattığını, çünkü bu sıcaklık değişiminin ertesi gün nişastanın kimyasını değiştirdiğini söyledi.
Son verilere göre İngiltere ve Galler'de yaklaşık 15.000 civarından 100 yaşını aşan insan yaşıyor. İngiliz asırlıkların büyük çoğunluğu kadın. Asırlık insanların sayısı genel olarak artmış olsa da, hala toplam nüfusun sadece yüzde 0,02'sini oluşturuyor.
Kaynak: Daily Mail
BU BAKTERİLERİN SAYISINI GENÇKEN ARTIRMAK GEREKİYOR
Dr. Li, uzun ömürlülüğü artıran bu bakterilerin uzun vadede yalnızca kişi gençken önemli bir etkiye sahip olabileceğini, yani 70'li yaşlarında bu bakterilerin sayısını artırmaya çalışan bir kişinin muhtemelen yaşam süresinde büyük bir artış görmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Bilim insanları sağlıklı bir mikrobiyomun iki mekanizma aracılığıyla sağlıklı kalmamıza yardımcı olduğunu düşünüyor.
Birincisi; belirli bakterilerin bağışıklık tepkimiz, beynimiz, hormonlarımız gibi vücudumuzun sistemleriyle olumlu bir şekilde etkileşime girerek performanslarını artıran kimyasallar üretmesidir. İkincisi ise bu tür iyi bakterilerin varlığı, sağlığımıza zarar verebilecek zararlı mikroorganizmalarla rekabet ederek kök salmasını engeller.
Bilim insanları halen genetik, yaşam tarzı ve mikrobiyomun yapısı gibi faktörlerin hangi kombinasyonunun ortalama yaşam süresine katkıda bulunduğunu araştırıyor
VÜCUDUMUZDA 100 TRİLYON MİKROORGANİZMA VAR
Uzun yaşam ile bağırsaktaki faydalı mikroorganizmaların yani bağırsak mikrobiyotasının ilişkisinin yüzyıllardır merak edilen bir konu olduğunu söyleyen İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Yılmaz Bilgiç, bir asır önce yoğurt ile beslenenlerin mikrobiyotasının hem arttığı hem de çeşitlendiğini gösteren araştırmaların olduğunu, bu kişilerin daha uzun ömürlü olduğunun düşünüldüğünü söyledi.
İnsan vücudunda 100 trilyon mikroorganizma olduğunu, bunların %26’sının bağırsaklarda bulunduğunu, bu organizmaların kilo düzenlenmesi, böbrek fonksiyon üzerine, karaciğer yağlanması, obezite, beyin fonksiyonları, kemik güçlenmesi, immün sistem ve enfeksiyonları kontrol etme üzerine birçok faydalı görevleri bulunduğunu söyleyen Bilgiç, mikrobiyotanın doğumdan itibaren yaş ilerledikçe kişinin kalıtsal özellikleri ve yeme alışkanlıkları ile sürekli değişim gösterdiğine dikkat çekti.
Hürriyet.com.tr100 YAŞ ÜZERİNDEKİ KİŞİLERİN MİKROBİYOTALARI FARKLI
Özellikle uzun yaşayan kişilerin yani 100 yaş üzerindeki kişilerin mikrobiyotalarının farklılık gösterdiğini, 100 yaş üzeri kişilerde Odoribacter, Oscillobacter, Christensenella ve Akkermansia gibi mikroorganizmaların araştırmalar sayesinde ortaya çıktığını belirten Bilgiç, bu kişilerin hem mikrobiyotalarının çeşitlendiğini hem de sayı olarak arttığını ifade etti.
Ortaya çıkan bu dört mikroorganizmanın kalın bağırsakta değişik yapıda safra asidi üreterek kısa zincirli yağ asitlerini ve hidrojen sülfür üretimini artırarak faydalı etkilere sahip olduğunu ifade eden Bilgiç, bunların yeme alışkanlığıyla mı yoksa genetik olarak mı çıktığının henüz net olarak bilinmediğini ancak genetik yapının ön plana çıktığı söyledi ve ekledi:
“Bu mikroorganizmalar 100 yaş üzerindeki kişilerin immün sistemini güçlendirmekte karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını korumaya kilo düzenlenmesine katkıda bulunmakta immün sistem ve enfeksiyonlara karşı daha korunaklı olmalarını sağlamaktadır.”